Mesaj Sayısı : 107 Points : 557706 Reputation : 1 Kayıt tarihi : 19/08/09
Konu: Sanitarium Paz Ağus. 23, 2009 5:50 am
SANITARIUM
Tür: Fantasy-Horror / Adventure Yapımcı: DreamForge Intertainment, Inc. Yayıncı: ASC Games Yapım Yılı: 1998
“Gözlerin ardındaki dünyada gündüz ve gece gerçeği yoktur. Bu yüzden bu oyunu oynarken gündüzü tercih ederseniz bir anda kendinizi karanlıkta bulabilirsiniz. Veya tam tersine gece oynarken bir anda güneş doğabilir.”
Tahminime göre bir kaç arkadaşın ünlü bir akıl hastanesinin yakınından geçerken duydukları çığlıklarla kurdukları bir senaryodur Sanitarium. Bunun ötesinde elbette yoğun bir hayal gücü yatar 3 cd’ nin içinde. Tahmin etmemin ötesinde tahmin etmekten kaçınırsınız ‘biraz sonra ne olucak’ diye. Bilinç altımızın ne kadar kirli, acıklı ve karmaşık olduğuna dair en büyük kanıtlardan biridir Sanitarium. Lütfen sadece oynayama kalkmayın, biraz da olsun yaşayın!
İlk videoda kahramanımızın önemli bir hastlağın tedavisini bulduğunu kestiririz az çok. Bunun için çok heyecanlıdır. Yağmur, arabasının camında tıkırtılar oluştururken karısına telefon açar. “Sana çok önemli haberlerim var, birazdan orada olurum” der. Yola çıktıktan bir kaç dakika sonra asfalt daha hızlı kaymaya başlar tekerleklerin altından. Derken hız limitini gösteren bir tabela kaybolur gider gözlerinden. Dikiz aynasında bir göz yanılması haline gelir tabela çok geçmeden. Aklında hala karısına yetiştireceği güzel haber varken yolun kenarındaki korkulukları kırmış havada süzülürken bulur kendini.
Uyandığımızda kendimizi eski bir akıl hastanesinin iğrendirici bir odasında buluyoruz. Gözümüze ilk çarpan kameranın üst görüntüsünde kalmış bir ‘adamın’ kafasını duvara defalarca vuruyor oluşudur. Bundan sonra işleri çözmek bize kalıyor. Kahramanımızın kendi bilinç altı dünyasında karşılaşmak zorunda kaldığı zorluklarla ve hüzünlerle uğraşmaya itiliyoruz. Ayrıca bunlarla didinirken arka fonda çok şirin müziklerde eşlik ediyor bize. Öylesine şirinki sanki kendi kulağınız her zaman bu melodilere sahipmiş gibi geliyor bir süre sonra.
“Seek the truth” diyor bizi kucaklayan meleğin dudakları. İlerliyoruz ve her seferinde farklı diyarlara gidiyoruz. Kimi zaman küçük bir kızı oynarken eski bir evde, akıttığınız yaşları sayıcaksınız farkında olmadan. Hele çocuklar daha fazla acı çekmesin diye ailelerini öldürüp, onları birer bitkiye çevirmeye çalışan ‘Anne’ ile tanışınca ne tepki vericeğinizi şaşıracaksınız. Bağlanıcaksınız bu dünyaya. Çünkü orada oynayan sizsiniz. Sadece karakterler ve diyaloglar farklı. Hepimiz kendi bilinç altı dünyasında savaşan sefillerden başkası değiliz.
Ayrıntılara gelirsek... Oyun oynanılması açısından çok kolay. Hele diğer karakterlerle konuşurken üstlerinde çıkan oynar şeklindeki çene sizi biraz olsun rahatlatıyor. Çünkü sevimli bir görüntüsü var. Adventure bir oyun olmasına rağmen bilmeceler asla sizi zorlamıyacak. Belki zorlamasını isterdiniz ama inanın bu şekilde daha güzel olmuş. Çünkü çok zorlayan bir oyun asla istediği duygu yoğunluğunu veremez. Bu oyun ise bunu tam anlamıyla başarmış bulunuyor. Tıpkı Silent Hill gibi.
Grafikler ise 1998 yılında çıkan bir oyuna göre gayet tatmin edici. Günümüz grafikleri seviyesinde olmasını beklemek de zaten anlamsız olur. Her seferinde görüntüler ve kamera açıları yerlerine çok iyi yerleştirilmiş. Söyleyebileceğim başka bir şey yok (aslında çok şey var ama sizin oynayıp yaşamanız çok daha iyi olacaktır).
Sadece korkmaya değil aynı zamanda gerilmeyede hazır olun. İyi oyunlar.